Boz-Ulus, iki kümeden oluşan bir topluluktu. Bunlar, asıl Boz-Ulus olarak bilinen ve Ak-Koyunlu kalıntısı olan Diyarbakır Türkmenleri ile Dulkadırlı Türkmenleridir. Ayrıca Halep Türkmenlerinden olan bazı cemaatler de bu topluluğun asıl Boz-Ulus grubu içerisinde yer almıştır. Halep Türkmeni cemaatlerinin henüz erken devirlerde Ak-Koyunlu devletinin emrine girerek bölgede yaşayan ve siyasi faaliyetlere katılan gruplar oldukları görülüyor.

 1588′de Boz-Ulus ileri gelenlerine ve bunlardan Avşarların başında bulunan Cihan Şah Kethüda’ya gönderilen bir hükümde, şakilik yapan eski Deyr ve Rahbe beyi Abdurrahman’a kanılmaması ve onun yakalanması için gayret gösterilmesi istenmektedir. Bu ifadeden Avşarların Boz-Ulus içinde ve bölgede etkin bir konumda oldukları anlaşılıyor.Avşarların asıl Boz-Ulus içindeki varlığı zayıftı. Nüfusun büyük ço-ğunluğu Dulkadırlı grubundaydı. Üstelik Avşarlar, ana boy adını taşıyanların yanında çeşitli obalar tarafından da temsil edilmiştir. Boz-Ulus’taki Avşar obaları şunlardı :·         Avşar·         Alplı·         Burhanlı·         Çeçeliler·         Çobu·         Toyran·         Gündüzlü·         Karamanlı·         Kut-Beğili·         Köçekli·         Musacalı·         Tecirli·         Bab-ı Altun.

Avşarların her iki kümesindeki gruplarından bazıları Boz-Ulus’un 17. yy başlarında Orta Anadolu’ya göç eden teşekkülleri arasında bulunmuş ve çoğunlukla Karaman’da yurt tutmuşlardır. Yerlerinde kalanlar ise genel-likle Halep Türkmenlerine mensup olanlardı. Bunlara Boz-Ulus Mandesi adı verilir. Bunlar 1691 yılında Yeni-İl’deki Avşarlarla beraber Rakka’ya iskan edildilerse de bir kısmı Batı Anadolu’ya kaçtılar. 1716′da Balıkesir’in Mihalıç kazasında görülen Köpekli Avşarları bunlardandır. Geriye kalanların önemli bir kısmı ise Şah Abbas devrinde İran’a gitmiştir.
(Kaynak: www.avsarobasi.com)

Boz-ulus Türkmenleri-2Bozulus’dan, savaş gücü olarak ilk defa Viyana bozgunundan sonraki kargaşa döneminde istifade edilmişti. Bozulus Türkmenleri hem iç ayaklanmaların bastırılmasında görevlendirilmiş, hem de Viyana bozgunundan sonraki Avusturya seferinde bazı aşiretleri savaşa gönderilmişti. Akkoyunlular’dan kalma Türkmen halkına Osmanlı defter kayıtlarında BOZULUS denilmektedir. Tarihçiler bu konuyla ilgili olarak Ulus Türkmenleri’ne böyle bir sıfatın nasıl verildiğini net açıklayamıyorlar. Her bilinmeyen için bazı tahminler ve yakıştırmalar yapılır. Birinci açıklama: Rengin eski Türk toplum hayatında anlamları olduğu bilinmektedir. Kara renk avam halk için kullanılır. Bu nedenle halk içinden kendi gücüyle sivrilip devleti ele geçiren kişiye de KARAHAN denir. Göktürk Kitabeleri’nde “Türk Kara Kamag Budun” ibaresi vardır. Buradaki “kamag”, “kemik” sözcüğünün eski şeklidir. Demek ki o zamanki avam halkın adı, Türk Kara Kamag Budun. Dede Korkut’daki Ağboz At deyimi de bozun ak renge yakın olduğunu gösteriyor. İkinci açıklama ise; bozuk sözcüğü ile ilgilidir. Halk arasında bazı kişilere rengin bozuk demek “hasta mısın?” anlamına gelir. Akkoyunlular’ın da dağılıp ikbal ve itibar yitirmesi bir çeşit bozulmadır. Ne demiş Pir Sultan Abdal “dağılmış aşiret il bozuk bozuk” Bozulus, bu görüşe göre dağılmış, bozulmuş halk demektir. Ancak bu görüş, bilimsel ve inandırıcı bir görüş değildir. Üçüncü izah tarzı: Bozulus’ta Bozoklu, Oğuz Boyları bulunmasından bu adı almıştır. Bozulus’ta Üçoklu Oğuz boyları da vardır. Üstelik Akkoyunlu padişah soyu Bayındırlılar, Üçoklu Oğuz boylarındandır. Bu görüş de kabul görmese gerektir. Biz burada birinci tezi de destekleyen bir dördüncü görüş ileri süreceğiz. Bir kere boz sözünün kara karşıtı bir mânâ ifade ettiğini anlamak gerekir. Bu konuyu şöyle açıklayalım: Göktürk Kitabeleri’nde “Türk Kara Kamag Budun” deyiminden başka bir de “Türk Sir Budun” deyimi var. Türk Kara Kamag Budun avam olduğuna göre Türk Sir Budun da her halde yönetici sınıf ya da soylular anlamına geliyor. Uzakdoğu’daki kutsal sarı rengi çağrıştırıyor. Türk Sir Budun, Sir Dokuz Oğuz, Sir Tarduş deyimleri o ulusların yönetici tabakalarını ifade etse gerektir. SARAGUR sözünün Sarıuygur olduğu biliniyor. Sir ve sarı sözünün değişik ağızlarda söylenen sözcük olduğu belirgindir. Moğollar, ŞİR DEKTUR diyorlar ki, bu sarı kır, boz kir demektir. Kazaklar da SARI DALA deyimini aynı mânâda kullanıyorlar. Böylece Türkistan’daki Sir Suyu’nun da sarı su olduğunu anlıyoruz. Hatta bazı tarihçiler Sir sözünün Kuman Kıpçaklar tarih sahnesinden çekildikten sonra pek kullanılmadığını yazar. Kıpçak (Kimek-kuman)’lara Ruslar Polovtsi, almanlar Fablen demişlerdir ki sarışın anlamına geliyor. Kara karşılığı bir anlamlı sarı renk vardır. Sarı sözü nün zamanla Oğuzca’da boz renge dönüştüğü anlaşılıyor. Bu izaha göre, Sir Oğuz Budun anlamına gelen Bozulus sözcüğü nasıl türemiş ona bakalım: Burada il veya budun yerine Moğolca ulus alınmış. Gerek Akkoyunlu gerekse Karakoyunlular’ın oluşmasından önce bu bölgeler yoğun Moğol hâkimiyet sahası idi. Karakoyunlular Moğollar’la içiçeydiler. Karakoyunlular’ın ünlü hükümdarı Kara Yusuf Türkmen’in künyesi Yusuf Noyan’dı. Noyan Moğolca bey demektir. Akkoyunlular da Moğol unsurlarıyla karışık Timurlular’ın mütte fiki idi. Hatta Ankara Savaşı’nda Akkoyunlu Karayülük Osman Bey, Timur’un saflarında savaştı. Velhasıl Bozulus sözcüğü sarı halk, yani Sir Budun (Hakim Ulus) anlamına geldiği kadar geleneksel bir deyim olduğu da anlaşılıyor. Bozulus aşiretleri Bozulus hakkındaki ilk bilgileri 1540 tarihli Osmanlı defter kayıtlarından öğreniyoruz. Bu il ana kol olarak ikiye ayrılıyor: 1. Diyarbakır Türkmenleri (Asıl Bozulus) 2. Dulkadir Türkmenleri. Diyarbakır Türkmenleri Asıl Bozulus (Akkoyunlu bakiyeleri) ile Halep Türkmenleri’nin toplamıdır. Dulkadir Türkmenleri’nden başka bir de Suriye yani Şam Türmenleri vardır ki, bunlar da genelde Halep Türkmenlerindan sayılır. Bozulus’un Diyarbakır kolundan olan aşiretler: Hamzahacılı, Kocahacılı, Musullu (Musulcalu), İzzettin Haculu, Haydarlu, İvaz, İshak, Yurtçu, Purnek (Pornek). Bunlardan başka defterde zikredilen cemaatler de vardır. Oğulbeyli, Tabanlu, Süleyman Haculu, Şeyhli, Danişmentlü, Alahacılı gibi. Kayıtlarda rastlanmadığı halde Akkoyunlu ulusuna bağlı Kürt Aşiretleri de vardır. Gevhellü, Lek, Anter, Cevahir. Bunların bazıları tamamen Türkleşmiştir. Kanûnî devrindeki defterde asıl Bozulus gurubunda Avşar, Bayat, Kargın, Döğer gibi Oğuz Boyuna bağlı kabileler de zikredilmektedir. Bozulus’un Dulkadirli koluna bağlı aşiretler: Defterde bu gurubun birinci aşireti Cirit Sultan Hacılı’dır. Sonra Kurt Mihmatlu, Dokuz Kavurgalu, Mamalu, Kişne, Akçalı boyları zikrediliyor. Dulkadirli sahasında Avşar ve Eymür boylarından başka Bayat aşiretinin Şambayadı kolu da bulunmaktadır. İkinci Murat devrinde, Bozok bölgesinde Yörgüç Paşa’nın bastırdığı Kızılkocalı aşireti de Dulkadirli’dir. Bozulus’un Şam Türkmeni koluna bağlı aşiretler: Kanûnî devrinde yazılan birinci Bozulus defterinde Suriye Türkmenleri Tavaif-i Türkanen Şam, yani Şam Türkmeni diye geçiyor. Hemen hepsinin Halep Türkmenlerine bağlı boy ve oymaklardan olduğu kabul ediliyor. Köpekli Avşarı, Harbendelu, Beydilli oymakları, Halep Türkmenleri’ne bağlıdır. Karakoyunlu, Eymür, Ulaşlı, Avcı gibi teşekküller gene Halep Türkmenleri’yle ilgilidir. Kanûnî’nin Nahçivan seferinde İranlılar, Bozulus’un bazı oymaklarını Osmanlılara karşı kullanmışlardır. Bozulus, Mardin’in güneyindeki Deyrizor’dan Erzurum’a kadar olan bölgede yayılmakta bazen Gürcistan’a, İran sınırlarına kadar gitmekteydiler. 1583′te Çıldır yakınında Cambaz Çuru denilen yerde İran uç beylerinin baskınıyla karşılaşıp, büyük mal ve davar kaybına uğradılar. 1578 İran-Osmanlı savaşlarının sebepleri arasında bu Ulus Türkmenleri’nin İranlılarca yağmalanma hadiseleri de vardır. Demek ki, Osmanlılar İran’daki, İranlılar da Osmanlı’daki Türkmenleri hep yağma etmiştir. Bu halk iki arada bi derede kalınca başının derdine düşmüştür. 1613 tarihli bir belgede Bozulus oymaklarının Anadolu ve Karaman eyâyetlerine yayılmaya başladığı, Sivas dolaylarındaki Yeni İl Türkmenleri’nin de Orta Anadolu’ya geçtikleri yazılıdır. Batıya gelenlerin büyük bölümü Afyon, Akşehir, Kütahya bölgesinde yurt tutmuşken, devletin vergi baskısıyla Aydın, Saruhan, Menteşe taraflarına dağılmışlar, hatta denizi geçip Rodos ve İstanköy adalarına gitmişlerdir. Bozulus’tan savaş gücü olarak ilk defa Viyana bozgunundan sonraki kargaşa döneminde istifade edilmiştir. Hem iç ayaklanmaların bastırılmasında görevlendirilmiş, hem de Viyana bozgunundan sonraki Avusturya seferinde bazı aşiretler savaşa gönderilmiştir. Meselâ, Hamzahacılı, Gündeşli, Şeyhli, Köçekli aşiretlerinin baş bilenleri (kethüdalar) Konya’ya çağrılıp “Beg” ünvanıyla ve bin altı yüz atlıyla sefere iştirak ettirilmiştir. Ne var ki ateşli silahlara henüz alışmamış olan kuvvet Avusturyalılar’ın yoğun topçu ateşi karşısında şaşırıp geri çekilince paniğe sebep olmuşlardır. Bozgunu önlemek için ileri atılan Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, şehit olmuştur. Tarihlerin yazdığı bu ünlü Salankamin Savaşı, Bozulus’un iştirak ettiği ilk Osmanlı savaşıdır. Bozulus, Akkoyunular’ın Anadolu’daki en önemli bakiyesidir. Bir bölümü Erzincan, Erzurum ve daha ötede kalmıştır ki bunların alevi olanları daha Şah İsmail zamanında Safevi Devleti’ne katılmıştır. (Ustahacılı, Rumlu, Şamlu) Bölgede kalan sünni Türkmenler de daha sonraları Türkmen ağalığı teşkilatı içinde Osmanlı’ya bağlanmıştır. Bunlardan İran’a giden sünni Pornek ve Musullu aşiretlerine Türkmen denilmiştir. Devletin et ihtiyacını uzun süre bu Türkmen ağalığıyla, Bozulus halkı karşılamıştır. “Eyi at, katır ve deveyi yukarı canibe (Kafkasya) ziyade baha ile satup” gibi cümlelerin geçtiği ticari vesikalar vardır. Bozulus’un ana İskân guruplarını yazalım: Birinci Bozulus Kafilesi Yeni İl Türkmenleri’nden Musacalı’nın da içinde bulunduğu Üsküdar Türkmeni, Yabaneri dedikleri Halep Türkmeni, Musacalı’nın da içinde bulunduğu, Dulkadir Türkmenleri toprağı işlemesini biliyor, Halep Türkmenleri ise sadece hayvancı. O sebeple “yabaneri” denilmişt ir. Hem çiftçi, hem de hayvancı olan Türkmenlere sürüsünden kurbanlı tarlasından ekmekli deniliyor. İkinci Bozulus Kafilesi Hamzahacılılar, Akşehir, Ilgin ve yakın çevresine gelmişler. Aşiretin diğer adı Atçekenni. Üçüncü Bozulus Kafilesi Gündeşli, Kürt Mihmatlu 1691′den itibaren devlet Bozulus oymaklarını on bölgeye yerleştirmiş. 1. Kütahya, Aydın 2. Konya, Karaman 3. İçel, Teke 4. Ankara, Nevşehir 5. Sivas, Erzurum 6. Çukurova 7. Diyarbakır 8. Rakka, Halep 9. Kıbrıs 10. Rumeli Sonuç Boztoprağın çocuğu olan Türkmenler’le boz rengin nasıl özdeşleştiğini hayatın her safhasında görmek mümkündür. Doğada Bozdağ, Bozova, Bozarkaçy, Bozkır, Bozburun, Bozekin, Bozbulanık Su, Bozyaka. Hayvanlarda Bozkurt, boz köpek, boz ayı, boz aslan, boz sığır, boz aygır, boz yılan, boz kuş, boz koyun, boz eşek, boz geyik, boz doğan. Gelenek olmuş yemeklerin adı : Bozaş. Yaygın içki adı :Boz ırakı Müzikte :Bozlak Boy ve il adı :Bozoklar, Bozcalı, Bozkoyunlu, Bozkuş Yörüğü, Bozahmetli, Bozatlı, Bozbeyli, Bozca, Bozca Dodurga, Bozcivan, Bozçayanlı, Bozçapanlı, Bozdoğanlı, Bozgeyikli, Bozguncu, Bozhamutlu, Bozhulu, Bozhüseyinli, Bozincik, Bozkeçili, Bozkethüda, Bozkırlı, Bozkurt, Bozlu, Bozoğlu, Bozorhanlı, Bozrakalı, Bozbağ. Türkmenistanlılar’ın en ünlü destanlarının adı Bozoğlan Destanı. Toroslarda, Bulgar Dağı’nda Ayaş Aşiret’inin yaylasında Bozoğlan Mağarası vardır ve yatırdır. Belki Türkmenistan Efsanesindeki Bozoğlan’la ilişkisi vardır. Bu yatıra “Bozoğlan Dede” denilmekte olup, bir ordu başbuğu, yani emirdir. Emirdağları’ndaki Emir Dede Yatırı ile benzerliği dikkat çekicidir.(Kaynak: Halil Erenoğlu - http://tarihvedusunce.esmartweb.com/body_bozulus.html )